29 Mart Yerel Seçimleri’nin yıl dönümünde, bu güne değinmeden edemezdik. Tam bir yıl önce kamuoyu önderlerinin tahminin aksine Balıkesir’de birçok açıdan başarılı bir Belediye Başkanı’nın seçimi kaybedişine tanık olduk.
Bu başlığımız altında Balıkesir’e gelip gidenlerden ve çoğu kişinin sorduğu soruya cevap bulmaya çalışacağız. Hemen baştan belirtelim bu değerlendirmeler bu yazıyı kaleme alanların sübjektif değerlendirmeler i olup sadece gözlemlere dayanır. Yazıda siyasetçilerin söylem ve vaatlerinin içeriğine çok fazla değinmeyerek seçim esnasında oluşan/oluşturulan iklim üzerinden bir analiz yazısı yazılmaya çalışılmıştır. Aslında bazı AKP’lilerden işimize yarayacak verileri istemiştik ama bu bilgiler zamanında ulaşmadığı için derinlemesine analizlerden kaçınıyoruz.
Öncelikle 29 Mart Seçimlerinde Sabri Uğur’un seçimi kaybetmesi birbirinden bağımsız birçok dinamiğin aynı anda işlediğinde ortaya çıkarttığı bir sonuçtu. CHP’nin kadın adayla yarışa katılması, Küresel ekonomik krizin Türkiye’deki etkisi, AKP teşkilatının verimli bir seçim çalışması yürütmemesi, İsmail Ok’un kent insanının dokusunu çok iyi analiz etmesi ve ona göre bir propaganda çalışması yürütmesi, ayrıca günümüz iletişim kanallarını çok iyi kullanması, Sabri Uğur’un suiistimale ve siyasi istismara açık kişisel özellikleri gibi başlıklar neden olarak sıralanabilir.
Bir kere CHP’nin son ana kadar aday çıkarmakta geç kalması, zaman zaman ulusalcı hassasiyetlerde MHP’ye kayan CHP tabanının seçimini, İsmail Ok’tan yana yapmasına neden oldu. Zaten seçim zamanı bazı gazetelere de Merkez İlçe seviyesinde şifahi olarak bir anlaşma yapıldığı haberleri de yansımıştı. Bu söylediğimizi en iyi kanıtlayan ise Balıkesir’in Atatürk, Bahçelievler ve Adnan Menderes mahallelerinden nispeten CHP tabanını oluşturan seçmenlerin tercihlerinin MHP’den yana yapması gösterilebilir. Ayrıca CHP’nin kadın bir adayla yarışa katılması ise ataerkil ve cinsiyetçi hassasiyetleri öne çıkan bir kentte yapılmaması gereken taktik bir hataydı. Böyle bir aday CHP’nin seçkinci tavrına paralel düşse de köy etkisine açık Balıkesir’in sosyal sınıfları arasında karşılığını bulmadı. Bu durum seçim sonuçlarına İsmail Ok lehine avantaj olarak yansıdı.
Seçimde İsmail Ok’un en büyük kozu ise seçim çalışmaları sırasında “Asfalt Parası” diye formüle edilen yatırıma katkı paylarıydı. Belki de AKP cephesinin en büyük hatası da bu konudaydı. Küresel ekonomik krizin en derin etkilerinin görüldüğü 2009’un ilk aylarında, tüm dünyada ve Türkiye’de olduğu gibi Balıkesirliler de krizin etkilerini yavaş yavaş hissetmeye başlamışlardı. Böyle bir ortamda seçmenin karşısına çıkan iki adaydan biri, ev sahiplerinden hane başı 300-700 arasında ortama alınan asfalt parasını hiç almayacağını beyan ederken, diğeri ısrarla ve kati bir tutumla bu paranın alınacağını söylüyordu. Sizce böyle bir ekonomik iklimde seçmen hangisine inanmak isterdi ki? Evet, Balıkesirliler de öyle yaptı ve İsmail Ok’un “asfalt parası alınmayacak sözünün” peşinden gitmeyi tercih ettiler.
Şöyle geriye dönüp baktığımızda “asfalt parası” Sabri Uğur’un kaybetmesindeki en temel nedenlerin başında geldiğine şüphe yok. İsmail Ok’un “AK’ın karasına, Asfalt parasına son” şeklindeki sloganlaştırdığı temel vaadine karşılık Sabri Uğur tüm seçim çalışmaları boyunca hiçbir karşı söylem geliştiremedi, hatta bu sözü duymamazlıktan geldi. Bizim zaman zaman bu sayfadan söylediğimiz temel bir düstur var: “İletişim boşluk kabul etmez” diye. İşte İsmail Ok seçim çalışmaları boyunca Sabri Uğur’un boş bıraktığı ya da görmemezlikten geldiği bu ve buna benzer iletişim boşluklarını fısıltıyla, broşürlerle, bilboard ve raketlerle, internet araçlarıyla, 300 civarında gezdiği kahvehanelerde yüz yüze iletişimle çok güzel doldurdu ve kendisini Başkan yapacak rüzgârı arkasına almayı başardı.
Öte yandan AKP teşkilatı da bahsettiğimiz boşluğun yaratılmasına önemli derece de katkı sağladı. Özellikle sahada olması gereken kadın ve gençlik kolları 2007 Genel Seçimleri’nin aksine ortalarda pek görünmedi. Onlar ortada olmayınca Sabri Uğur’un ikinci dönemine dair mesajlar sağlıklı bir şekilde Balıkesirlilere ulaşmadı, ulaşamadı. Ancak MHP’nin özellikle gençlik teşkilatı her yerde İsmail Ok broşürleri dağıtıyor hatta AK Elçilerin gittiği yerlere tekrar giderek AKP’nin mesajlarını nötralize ediyorlardı.
En güçlü aday olarak seçimlere girmesine rağmen Sabri Uğur’un yeni dönem projelerini tanıtacak bir web sayfasına bile lüzum görülmemişti. Raket ve billboardlarda da çalışmalarını yeterince anlatamayan Sabri Uğur, bu mecraları da İsmail Ok’un “asfalt parasına” son mesajlarına bırakıyordu.
Ayrıca İstanbul reklam piyasası tarafından demode kabul edilip Sabri Uğur’un da uygulamadığı kahvehane toplantılarını İsmail Ok çok iyi kullandı. Bizim duyumlarımıza göre Sabri Uğur tüm seçim çalışmaları boyunca yalnızca 30 civarında kahvehane ziyareti yaparken, İsmail Ok bazı kahvehanelere 2’şer kez olmak üzere aşağı yukarı 300 kahvehaneyi ziyaret etmişti.
Kahvehanelerde kurulacak yüz yüze iletişimin seçim çalışmalarında rakipleri rahatça eleştirmek ve sıcak bir imaj oluşturma açısından önemli bir kullanım alanı vardır. Gittiğiniz yerlerde insanlarla sıcak temas kurarsınız ve bu teması lehinize kullanmaya çalışırsınız. Böyle bir fırsatı Sabri Uğur hiç değerlendirmedi ama İsmail Ok çok güzel kullandı.
Yerel seçimlerin bir başka kayda değer tarafı da seçim çalışmaları boyunca bazı partilerin özellikle belden aşağı vurmak diye tabir edilen “ispatlanamayacak yalan beyanları” tercih etmesiydi. Bunun en somut örneği ise MHP’li İsmail Ok’a atfedilen ancak kendisinin kesin bir dille yalanladığı, seçimden bir gün önce dağıtılan bildirilerdi. Bildirinin içeriğinde Sabri Uğur’la ilgili ispatlanması zor söylentiler sıralanıyordu. Belediye içerisinden ve hatta Sabri Uğur’un yakınında olduğunu anladığımız kişiler tarafından sızdırıldığı anlaşılan bilgiler, bildiri haline getirilerek imzasız olarak dağıtılmıştı. Ama her ne kadar imzasız da olsa bu bildiri seçimlerde en çok İsmail Ok’un işine yaramıştı ve son dakika golü olarak skor tabelasına yansımıştı.
Ezcümle, İsmail Ok tüm seçim çalışmalarını Sabri Uğur’un boş bıraktığı alanlar üzerinden yürüttü. Sabri Uğur ne dediyse tam tersini söyledi, ne yaptıysa tam tersini yaptı. Zaten mevzut Anti-AK Parti cephesinin de katkısıyla İsmail Ok tam bir sene önce “şehremini” unvanını Sabri Uğur’un elinden almayı başardı.
İsmail Ok’un önünde daha 4 yıllık bir süre var. Bu süreyi en iyi şekilde değerlendireceğine inanıyoruz. 2014 yılında yapılacak seçimlerde rakiplerine göre daha avantajlı ve tecrübeli olacaktır. Belediye Başkanlığını da kolay kaybedeceğine de inanmıyoruz. O yüzden şimdiden Belediye Başkanlığı hayalleri olanların sistemli bir şekilde çalışmaları gerektiğini düşünüyoruz, çünkü İsmail Ok’un 3 ayda yakaladığı rüzgârı, 2014 seçimlerinde de yakalayabileceğini göz önünde bulundurulması gerektiğini düşünüyoruz.
Aslında bu konuda söylenecek ve yazılacak sayfalarca analizimiz var; ancak, artık yorganın gittiğini hesaba katarsak, daha fazla yazmaya gerek olmadığını düşünüyoruz. Ne de olsa “Dikiz aynasına bakarak, araba kullanılmaz”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder